Cumartesi, Nisan 23, 2011

Unuttuğumuz Sofra Adabımız... Food in Life Yazıları

Çok yoğunum ve daha 2 ay civarı hayatımı bu şekilde devam ettirmek zorundayım. Ama umarım tüm bu yoğunluğum iyi bir şekilde sonuçlanır. O yüzden bu aralar bloğumla çok fazla ilgilenebileceğimi zannetmiyorum. Açılmasını bu kadar bekledikten ve dosyalarımda bu kadar çok yemek tarifi birikmişken üzücü bir durum ama napalım. Sınav bitene kadar böyle olmak zorunda. En kısa zamanda görüşmek dileğiyle...






Unuttuğumuz Sofra Adabımız…
Biliyorum. Hiç zamanınız yok. Tıpkı diğerleri gibi. “Adabına uygun yemek yemeği boşverin keyfini çıkara çıkara yemek yemeği özledik” diye geçiriyorsunuz içinizden. Acelemiz var. Geçmişte ve günümüzde sofra adabını araştırırken gördüm ki aslında değişen sadece biziz. Sofralarımızın adabı aynı kurallarla aynen durmakta.
“Her şey adabına uygun yapılmalı” diye bir deyişimiz vardır bilirsiniz. Katılıyorum. Her şey o zaman güzel oluyor. Sofra adabı bence tüm yazılı kuralların başında aile olarak masaya oturmakla başlıyor. Hani günümüzde genelde herkesin tek başına ve televizyon karşısında atıştırdığı yemeklerin aksine özellikle akşam yemeklerinde hep birlikte oturulup yenen yemeklerin tadı başkadır. Aile reisi olan babanın gelmesinin beklendiği, şölen tadında hazırlanan akşam yemeklerinin yendiği günler çok uzak değil aslında. Büyüklerden izin alınmadan kalkılmayan yemekler.
Her şey değişiyor biliyorum. Biz de değişiyoruz alışkanlıklarımız gibi. Ama diyorum eski katı kurallara çok sıkı bağlı kalamasak da birçoğuna hala uysak ne güzel olur. Yemeği sadece doymak için değil de keyif almak için yesek. Tabii bu bir tercih farkındayım. Ama yine de yaşamak için yemek değil de yemek için yaşasak. Ne güzel olur değil mi? Yazımın bundan sonraki bölümlerinde size sofra adabının kurallarından bahsedeceğim. Bazılarını okurken yok artık diyeceksiniz biliyorum. Ama okuyun. “Fast food”un hayatımızın tam ortasına oturduğu bu günlerde evde pişirilen yemeklerin adabıyla yemenin keyfine varın. Yavaşlayın.
Sofra adabının geliştirilmesinin en önemli sebebinin başkalarına olan saygıdan kaynaklandığını düşünüyorum. Aynı masa etrafında buluştuğumuz kişileri rahatsız etmeden yemeğimizi yemek bu işin çıkış noktası.
Sofrada asla yapmamamız gereken şeylere gelince; ev sahibi davet etmeden sofraya oturulmaz ya da evde aile ortamında yemeğe oturacaksanız ailenin reisi oturmadan masaya oturulmaz ya da yemeğe başlanmaz. Yemek yediğiniz kişiler arasında bayanlar varsa yanınızda oturacak olanların oturmalarına yardım etmeniz gerekir. Ev sahibi oturmadan yemeğe başlanmaz. Kasenize konulan çorba çok sıcaksa üfleyerek içilmez. Yerken sesler çıkarılmaz. Tabağa çok büyük porsiyonlar halinde yemek alınmaz. Ev sahibi ikinci kez yemek teklif etmezse yemek istenilmez. Dirsekler masa üzerine, eller masa altına konulmaz. Ağızda yemek varken konuşulmaz. Yemek çok hızlı yenilmez. Esas olan yemeği diğer konuklar ya da aile bireyleriyle birlikte bitirmektir.. Ekmek ağızla ısırılarak kopartılmaz. İzin istemeden masadan kalkılmaz. Esas olan masadan herkesle birlikte kalkmaktır.
Çatal bıçak tutuşunun da adabı vardır. Bıçak sapından işaret parmağı kesen kısmın üst tarafından uzatılarak tutulur. Çatal ve bıçak yalanmaz ya da ekmek kullanılarak temizlenmez. Konuşurken çatal ve bıçaklar sallanmaz. Eğer et yiyorsanız çatalı sol elinizde tutup sağ elinizdeki bıçakla etinizi kesebilirsiniz. Sebze yediğinizde ise bu kez isterseniz çatalı sağ elinizde tutup sebzeleri yiyebilir ya da sol elinizle tutup sağ elinizde tuttuğunuz bıçakla sebzeleri çatala doğru itebilirsiniz. Çorba içildikten sonra masanın üzerine konulmaz, tabağın içine bırakılır. Çorba içerken kaşığın ucunun ya da yanının kullanılması size kalmıştır. Yalnız çorba içerken ses çıkarmamaya özen göstermelisiniz.
Bez peçete tam olarak açılmadan kucağa konulur. Peçeteyi göğse takmak hoş olmayan bir davranıştır. Yemek bittikten sonra peçete katlanıp tabağın hemen yanına bırakılır. Bir şey içmeden hemen önce ağzınızı silmeniz gereklidir. Dudaklarınızın bardağın üzerinde hiçbir iz bırakmaması gereklidir. Yine içerken ses çıkarmamanız çok önemlidir. Ve içtiğiniz içeceği bir dikişte bitirmemeniz adap gereğidir.
Piliç elle yemesi daha kolay olsa bile aslında çatal ve bıçakla yenir. Kemikler ağza götürülmez. Bu tarz yemesi çok kolay ve zevkli! olmasa da piliç yemenin olması gereken yolu budur. Balıklar, yine çatal ve bıçak kullanılarak yenilir. Önce balığın başı çıkartılır. Sonra üzerindeki et alındıktan sonra bıçağın ucu ile kemik kısmı etten ayrılır. Masaya balık kılçıklarının konması için küçük tabaklar konmuşsa bunlara konmamışsa kendi tabağınızın kenarına konur. Etli kısmı bıçak ve çatal yardımıyla küçük porsiyonlar halinde yenilir. Balık etlerinin içinde küçük kılçık parçaları kalmışsa kimseyi rahatsız etmeden parmağımızın ucuyla bunları ağzımızdan çıkartmalıyız.
Makarna özellikle spagetti yemek zordur. Makarna yerken bir çatal ve kaşık kullanmalıyız. Çatal yardımıyla makarnadan biraz alınır ve tabağa yan tutulmuş bir biçimde tutulan kaşık yardımıyla sarılarak ağza götürülür. Makarna yerken bıçak ve çatal ikilisini de kullanabilirsiniz. Bıçak yardımıyla küçük parçalar haline getirdiğiniz makarnaları çatalla kolay biçimde yiyebilirsiniz. Sandviçler tarzı yiyecekler elle yenir. Ufuk olmaları halinde tek lokmada yenebilir. Eğer büyükse bıçak yardımıyla kesilerek yenir.
Masa düzeni sofra adabının en önemli noktalarından birisidir. Masa örtüsü kullanılması çok önemli hatta olmazsa olmazdır. Hatta kullanılacak olan çiçek ve şamdanlar yemeğinizi bir şölen haline getirecektir. Yemek takımı kullanılması önemlidir. Tabağın sağ yanına kaşık ve bıçaklar, soluna ise çatallar konulur. Masada yan yana üç kaşık ve çataldan fazlası konulmaz. Birden fazla konulan çatal ve bıçaklar yemek sırasına göre dıştan içe doğru dizilir. Bıçakların kesen tarafı dış tarafa bakacak şekilde konulmalıdır.
Bardaklar bıçakların üst tarafından sağına doğru koyulur. Masaya iki bardak konmalıdır. Biri su diğeri ise başka içecekler için. Bardakların bir örnek olması ya da birbirini tamamlaması çok önemlidir. Masaya içme suyunun sürahide konulması gereklidir. Maden suyu ve diğer içkiler ise kendi şişelerinde sofraya getirilir. Tabaklara gelince en alta sıcak yemek tabağı, üzerine ordövr tabağı en üstte ise çorba tabağı ya da kasesi bulunmalıdır. Ayrıca sık sık değiştirilmesi için fazladan servis tabakları masaya konmalıdır.
Kahvenin benim sevdiğimin aksine masada değil salonda ikram edilmesi gerekiyormuş. Oysa ben belki de en çok yemeğin hemen ardından masada içilen kahveyi severim. Yemekten sonra sindirimi kolaylaştırıcı içkiler ikram edilmeliymiş. Yemek masasında sigara içmemek gerekir. Aslına bakarsanız bana göre hiç sigara içmemek gerekir ya neyse. Ama illa ki içeceğiz diyorsanız ev sahibinden mutlaka izin almalısınız. Yemekten kalktınız, kahvenizi de içtiniz “şimdi gitme zamanı” demiyeceksiniz. Bunları yaptıktan hemen sonra gitmeniz hoş olamayacaktır. Bunların üzerinden makul bir sürenin geçmesini beklemeniz görgü icabıdır. Tabi kalkerken ev sahibinden izin almayı unutmayın. Dilerim çok ısrarcı biriyle karşılaşmazsınız yoksa işiniz çok zor.
Meyve yemeninde adabı olur mu demeyin ve okumaya devam edin. Elma tabağa alınır. Tercihe göre soyulur ya da soymadan ikiye bölünür. Ortadaki çekirdeği çıkarılır ve küçük parçalara bölünür. Çatal yardımıyla elmanızı yiyebilirsiniz. Bu yeme şekli aynen armut içinde geçerlidir. Eğer dostlar arasındaysanız elma ya da armutunuzu elinizlede yiyebilirsiniz. Muzu yemek için kabuğunu soyun ve bıçak kullanarak küçük parçalara ayırın. Yine dostlar arasındaysanız elinizi kullanabilirsiniz. Kiraz elle yenir ve çekirdeği avuca çıkarılır ve tabağa konur. Böğürtlen elleri çok boyayan bir meyve olduğundan kaşık yardımıyla yenilmesi uygun olur. İncir kabukları soyulmadan yenir. Bıçakla ikiye bölünür ve çatalla yenir. Fakat benim gibi incirin kabuğunu yiyemeyenlerdenseniz eliniz kullanmaktan başka çareniz yok. Portakal yemek sulu olduğu için biraz zahmetli.Tercihe bağlı olarak kabuğu bütün olarak soyulabilir ya da üst ve alt kısmı çıkarıldıktan sonra kabuğu yukarından aşağıda dört beş yerinden kesilir ve kabuk el yardımıyla soyulur ve dilimlere ayrılır. Mandalina haliyle elle soyulur. Üzerindeki beyaz katman elle temizlenir ve bölünerek yenilir.
Üzüm çekirdeksiz ise yemesi çok kolaydır. Ancak çekirdekli üzüm yiyorsanız kiraz çekirdeği gibi çıkartıp tabağınızın kenarına koymalısınız. Kavun dilimler halinde masaya geldiğinden çatal ve bıçak yardımıyla yenir. Şeftali önce ikiye sonra tekrar ikiye bölünür. İsteğe bağlı olarak kabukları soyulabilir. Erikte dörde bölünerek yenir. Hurma ikiye bölünür ve kaşık yardımıyla yenir. Çilekler sapından tutularak ve pudra şekerine batırılarak yenir. Karpuz dilimler halinde masaya geldiğinden o da kavun gibi çatal ve bıçak yardımıyla yenir.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

ilginc bilgiler icin tesekkurler